3 Aralık 2016 Cumartesi

Koşu Saatlerine Rota Yükleme (Garmin, Suunto)

Garmin Fenix3 için

İki yöntem var: 

1 - DOSYALAMA SİSTEMİ ÜZERİNDEN

Bu çok basit bir yöntem, , öncelikle saati usb ile bilgisayarınıza bağlayın ve bilgisayarınıza takılı bir cihaz olarak görünene kadar bekleyin. "Garmin" sürücüsü olarak görünüyor.

Buraya girin ve aynı isimli üst klasörü açın. Bu klasörde karşınıza "NEWFILES" klasörü çıkması lazım, ancak bazen bu dosya gizlenmiş olabiliyor.

Google'dan: Windows'ta ya da Mac'te gizli dosyaları görüntüleme şeklinde aratırsanız çok sayıda pratik çözüm bulabilirsiniz.

Mac için : buraya
PC için: buraya

Sonrasında karşınıza şöyle bir görüntü çıkacak:



"NEWFILES" klasörünü boş olarak göreceksiniz. Bilgisayarınıza indirdiğiniz GPX dosyasını buraya kopyalayıp, güvenli çıkış yapıyoruz.





Saatiniz bu sırada update olacak.


Sonrasında ayarlardan Navigation > Courses bölümüne ulaşırsanız, yüklediğiniz rotayı görebilirsiniz.







2 - BASE CAMP PROGRAMI ÜZERİNDEN

(Bunu daha sonra yazacağım)


SUUNTO SAATLER İÇİN:

www.Movescout.com adresine girip, My Routes bölümüne ulaşınca






"Import Route" sekmesine tuşlayınca bilgisayara yüklediğiniz .gpx dosyasını seçerek yükleyebiliyorsunuz.

Daha sonra kablo ile bilgisayar bağlantısı gerekmeden telefonla güncelleme yaptığınızda rotalar kısmına ekleniyor .









25 Haziran 2016 Cumartesi

İnceleme: Garmin Vivoactive HR


Kendisi Garmin'in Şubat 2016 sonunda tanıttığı ancak muhtemelen stok yetiştiremediği için Nisan ayında önce Amerika'da, kısa bir süre önce de Türkiye'de gördüğümüz yeni nesil akıllı spor saati.

Ocak 2015'de tanıtılan Garmin Vivoactive'in başarısından sonra bu saate nabız ölçme teknolojisi ekleyip piyasaya sürmeleri çok olasıydı, ki aynı şeyi Fenix 3'den Fenix 3 HR modeline geçişte de yaptılar, her iki saatte Garmin'in ikinci nesil bilekten optik sensörle nabız ölçme teknolojisi olduğunu görüyoruz, ilk olarak Garmin Forerunner 225'e koydukları bu özellik, sıkıntılarından arındırılmış performansı artmış ikinci nesliyle karşımızda. Aynı optik sensör Forerunner 235 modelinde de var.




Bu saatin ilk versiyonu olan Garmin Vivoactive modelinde en hoşuma giden özellik esasen bilekte yokmuş hissi veren 38gr ağırlığıydı, (20-30 gr ne farkeder diyenleri 10k koştuktan sonra görmek isterim) beraberinde gelişmiş GPS performansı, çoklu spor modu, günlük adım takibi olması da diğer beğendiğim özellikleriydi. telefona gelen bildirimlerin ekranda gözükmesi de gündelik hayatta çok işe yarıyor.

Yeni HR modeliye özellikler korunarak ağırlık 10 gr artmış, kare tasarım kasa ekran boyutu değişmeden dikey diktörgen şekline dönüştürülmüş durumda, nabız ölçümü sebebiyle de kasa kalınlaşmış. (bknz: karşılaştırma fotoğrafı) Eskisinden farklı olarak barometrik altimetresi var, yükseklik ölçümünü daha doğru veriyor, pusulası da gps odaklı değil manyetik. Maalesef şu an için sadece siyah renk seçeneği var,  kayışta da çok bir seçenek yok, bir diğer ilginç nokta bilek kalınlığına göre sipariş vermek gerekmesi. (regular ve xl olarak iki seçenek var, çok da ince bileklerim yoktur ama XL'nin yakınından bile geçmedim ölçüm yapınca regular aldım) Türkiye distrübitörü Baytekin, uygunluk için şöyle bir tablo yayınlamış, almak isteyenlerin öncesinde ölçüm yapmasında fayda var.

Garmin'in özellikle son bir yılda çıkan modellerinde Connect IQ mağazasından saati kişiselleştirebiliyorsunuz, widgetler, saat arayüzleri ve uygulamalar yüklenebiliyor.

İlk kullanımda fenix3'den geçtiğim için (82gr) saatin bileğimde olduğunu hissetmedim bile, sadece görsel ve titreşim ile uyarı verdiği için, sesli uyaran olmamasını başta garipsedim ama çok sorun edeceğim bir şey değil. Spor esnasında değerler arasında geçişi tuşlardan değil de dokunmatik ekrandan yapmaya da alışmak lazım. Pil ömrü de bilgilerinde gps açıkken 10 saat olarak yazılmış, yani ultra maratona girmediğiniz sürece pili son derece yeterli. (edit: Bugün ormanda 2 saat koştum, %100'den başladım GPS ve HR açıktı, pil %87'ye düştü koşuyu bitirdiğimde.)

Nabız ölçümü konusunda doğruluğu konusunda yapılmış testler çok başarılı gözükse de henüz kendim test edemedim ama en kısa zamanda göğüs bandı takılı Fenix3 ile karşılaştırmalı olarak ölçmeyi planlıyorum 

Özetle koşuya yeni başladıysanız, klasik veriler dışında nabız görmek istiyorum ama göğüs bandı vs takmakla uğraşmak istemiyorum, (üst modellerde sunulan) ayrıntılı koşu dinamikleri analizi, vo2max ölçümleri, navigasyon görmesem de olur, fiyatı makul, gündelik olarak da kullanabileceğim, adım sayan kalori miktarı gösteren bir "akıllı" spor saatim olsun isterseniz Garmin Vivoactive HR versiyonu ideal bir seçim olur. Tabi ben biraz koşu odaklı değerlendirdim ama bisiklet, yüzme, cardio egzersiz vs çok yönlü bir kullanım alanı var. Onlarda da kullandıkça tecrübelerimi paylaşırım.

Artıları:
- Fiyatı
- Hafifliği
- GPS doğruluğu
- Bilekten nabız ölçüm

Eksileri:
- Dayanıksız kasası
- Küçük ekran
- Pil süresi

6 Nisan 2016 Çarşamba

11. Selanik Büyük İskender Maratonu - 10k parkuru

Geçen sene yarışa katılmış iki arkadaşımın anlata anlata bitiremediği bu parkuru senenin başında takvime almıştım, 2-3 ay kala da gidecek ekibi netleştirdik. Tarih 3 Nisan Pazar, planlamalara başladık.

Alexander the Great Maratonu Yunanistan'ın Atina Maratonu'ndan sonra en büyük ikinci organizasyonu. Bu sene 11.si yapıldı. Yarışta üç farklı parkur var, 42k maraton, 10k ve 5k halk koşusu. Her biri şehrin ayrı noktalarında farklı saatlerde başlıyor aynı yerde bitiyor. 10K yarışı Ampelokipi stadyumundan başlıyor, maraton ise kentin batısındaki Pella'da, Büyük İskender'in heykelinin olduğu alandan start alıyor.


42km Maraton Parkuru ve eğim grafiği
10km parkuru


Selanik'e ulaşım konusundaysa ilk seçenek otobüs,
Kamil Koç ve Ulusoy'un İstanbul ve Selanik'ten seferleri var. Fiyat gidiş dönüş 70 - 80 euro aralığında değişiyor, Yolculuk 10 saat sürüyor. 
İkinci seçenek kendi aracınızla gitmek, İstanbul - Selanik arası 580km , araç için zorunlu yeşil sigorta 15 günlük 63 euro, bir araçta en fazla şöför hariç 4 kişi olabiliyor. Bir de şu yenilenen ehliyetlerden almak lazım. 



Gelelim bizim acılarla dolu seyahatimize, yola beş kişi yarışın olduğu haftasonu cuma'yı cumartesiye bağlayan gece 03:00 gibi Ferhat'ın aracıyla çıktık, saat 06:00'da favori uğrak yerimiz Ünal Peynircilik'te mola verdik. (Ünal'ın Tostu midenizin dostu, bknz sağdaki foto)  07:30'da İpsala Sınır kapısındaydık, önce yeşil sigortanın bir sayfasını acente vermeyi unuttuğu için sınırda takıldık, sorunu çözemeyeceğimizi anlayınca Yunanistan tarafına sigorta için 180 euro(!) vererek geçtik. Tek zararımız bu zannederken sınırı geçeli 10 dk olmamıştı ki araç arıza yaptı otobanda kenara çekmek zorunda kaldık.  Telefon, çekici vs derken Selanik'e yeni gidiş planları yapmak zorunda kaldık, yakındaki Dedeağaç'a otostopla geçip, yeni bir araç kiralayıp geride kalanları almayı planladık. Ferhat arkadaşımız aracını biran önce tamir ettirebilmek adına Türkiye tarafına dönmeye karar verdi. Biz Selanik'e doğru tekrar yola koyulduk, Kavala'da mola verdik, yarışın maliyetinin kat be kat artmasını mı dersiniz, yaşadığımız moral bozukluğunu mu, olayı geride bırakmaya çalışarak nihayet Selanik'e ulaştık. Kitlerin dağıtıldığı alana uğrayıp numaralarımızı ve çantalarımızı aldık. Daha önce organize ettiği bir koşuya katıldığımız yunanlı bir arkadaşımız Petros'un davetiyle makarna partisine katıldık. Herkesin maraton koştuğu bir ortamda 10k için Selanik'e niye geldiğimizi anlamakta zorlandı insanlar. Bütün bunlara rağmen keyfimiz yerine geldi desek yalan olur, inanılmaz gergin, yorgun ve moralsizdik. Son hazırlıkları yapıp saat 8:45'de başlayacak yarış için 06:00'da kalkmak üzere uyuduk.
Aracımız çekiliyor :(
Kavala'da yemek molası


Kitlerin dağıtıldığı alan 

Yarış öncesi klasiği

6 Mart'ta RunAtolia 10K yarışında 50dk (5:00 pace) altını hedefleyip 48dk ile iyi bir süre elde etmiştim, buradaki hedefimse yine 50dk altında kalıp 45dk'lara yaklaşmaktı.

Bu süre zarfında ayakkabılarla ilgili bazı yazılar ve karşılaştırmalar okuma imkanı buldum ve yarış için doğru ayakkabıyla koşmadığımı farkettim. Bir çok kişi de (satıcılar dahil)  benzer şekilde antreman ve yarış ayakkabısı ayrımını bilmiyor maalesef, insanlar düztaban mı, içe mi dışa mı basıyor ayrımı dışında bir seçenek sunmuyor kimse. Halbuki ayakkabının ağırlığı, destek durumu, HTD dedikleri topuk burun yükselik farkı gibi değerler doğru seçim için çok yol gösterici. Ben de bu bilgilerden yola çıkarak, koşucu yorumlarını da okuyarak Puma Faas 300 v4 modelini aldım, hafifliği ve 8mm HTD değeriyle kısa mesafe yarışları için ideal olduğu yazıyordu,  ayakkabının temini biraz gecikti yarıştan önce sadece bir kez antreman yapma imkanı buldum ama sonuç çok iyiydi (psikolojik?) 


Arabamızı finishte bırakıp taksiyle yarış alanındaki stadyuma gittik, orada herkesle birlikte ısınmamızı başladık, yarış başlangıcının burada olması gerçekten çok güzel, rahat rahat ısınma imkanı buluyorsun, starta 5-10 dk kala yerimize geçtik, numaralara göre 3 gruba bölmüşlerdi çıkışları ancak kimsenin bu kurala uyduğu yoktu, herkes en önde yeralmaya çalışıyordu. Nihayet start verildi hep ağır ayakkabılarla antreman yapmanın verdiği hafiflik hissiyle çok rahat koşuyordum, amacım ilk 1k'yı 4:10'larda geçip sonra 4:40'lara sabitlemekti ama yarışın heyecanıyla enerjimin de olduğunu hissederek limitleri aşağıya çektim. 7.km'ye doğru yorulmuştum, hızı biraz daha düşürerek 600-700m yavaşladım,(4:45) gücümü topladığımı hissettiğimde tekrar yarış temposuna çıkarıp yarışı tamamladım. 44:20 gibi bir 10k süresi çıkartarak, en iyi süremi yaklaşık 4-5 dk geliştirmiş oldum, beraberinde 1k,5k rekorlarım da geldi.




Parkurun özellikle son düzlüğünün sağda deniz solda kafeleriyle gelen müzik ve tezaruhatlarla çok güzel bir enerjisi vardı (bkn. üstteki foto) yarıştan önce geçen sene burada koşan arkadaşımız Cüneyt, finishe doğru sahte bir tak var onu finish zannedip hızlanma demişti, onun uyarısıyla ilkinden geçtim ikincisini finish zannedip hızlandım, bu sene meğer üç tane koymuşlar ikincisinden sonra nefesim kesilmeye başladı öyle tamamladım, neredeyse bayılıyordum (pace 3:48) İlk açıklanan resmi olmayan sonuçlara göre 2500 kişi içerinden genelde 87. lik, yaş grubunda ise 32.lik elde ederek kendi açımdan büyük bir başarıya imza attım.




Yarışlarda en çok dikkat ettiğim şeylerden biri katılım madalyası, bunu organize eden insanların yarışa verdikleri değer olarak görüyorum artık, bir de katılım madalyası finishi geçtiğin anda temas ettiğin ilk obje, su bile içmeden önce ilk ona bakıyorsun. Alexander the Great maratonunda verilen madalya şimdiye kadar gördüklerim arasında en iyisi, detaylar en ince ayrıntıya kadar işlenmiş madalyanın üstüne, arkasında ise sürelerin işlenebileceği bir boşluk bırakmışlar.

5k halk koşusunda 7000, 10k parkurunda 2500, maratonda ise 1500 kişinin katıldığı bu ölçekte bir organizasyonda, olimpiyatların doğduğu topraklarda koşuyor olmak gerçekten çok güzeldi. Özellikle halkın yarışa desteği, cadde geçişlerinde bekleyen araçların burada alıştığımız şekilde herhangi bir tepki göstermemesi, yayaların dahi sabırla beklemesi beni etkiledi. Yarış her sene nisanın ilk haftası oluyor, başımıza gelen talihsizliklerden ders alarak katılmanızı şiddetle tavsiye ediyorum :)

Yarışın websitesi: http://www.atgm.gr/index.php/en/






28 Mart 2016 Pazartesi

Manavgat Nashira Ultra Maratonu - 11.8k Seleukia Parkuru İzlenimleri


Yaptığımız orman koşularından sonra "asfaltta daha az koşucam artık" , "harikaydı, hiç aksatmayacağım her hafta geleceğim" gibi iç telkinlerime rağmen çoğu zaman şartlar şehrin içinde koşmaya mecbur ediyor beni. 

Daha önce bir çok kez katıldığım Aydos ve Geyik koşularından sonra isteğim İstanbul dışında 30-35km'lik (bana göre) uzun bir parkur koşmaktı, bunun için sene içerisinde 3-4 trail yarışı seçtim. Ancak yakın zamanda yaşadığım sakatlıkların tekrarlamaması için işi yavaştan almanın sene sonuna doğru mesafeyi arttırmanın doğru olacağına karar verdim. Önümdeki ilk seçenek ilk defa düzenlenecek olan  11k-35k-80k parkurlarından oluşan Nashira Ultra Maratonu'ydu, doğasına hayran kaldığım topraklarda böyle bir yarışın organize edilmesine çok sevinmekle beraber, ilk kez düzenleniyor olmasının soru işaretleri de çok fazlaydı. Malum organizasyon işini çok iyi beceremiyoruz. 

Bütün tereddütlere rağmen en azından 11k'lik parkurda yarışıp organizasyona destek olalım diyerek aynı şirkette  çalıştığım şirketin koşu takımında beraber yeraldığım arkadaşım ve koşuya yeni başlamış bir arkadaşımı da olaya dahil ederek üç kişi kaydolmaya karar verdik, en kötü ihtimal Antalya'da kısa bir haftasonu tatili yaparız diyerek de ikna ettik kendimizi. 

Maratonun parkuruna kayıt esnasında dikkat etmemiş, mesafeye odaklanmıştım, bir kaç hafta kala siteye girdiğimde acı gerçeği farkettim: 11k parkurun tamamı tırmanıştı :) 

260 metre yükselme boyunca neredeyse hiç iniş yoktu, tabi 35k ve özellikle 80k koşanlar yanında lafı bile edilmez bir zorluk ama, işin başında olan biri olarak beni korkutmaya yetti. 





Yarış 26 Mart 2016 cumartesi günü sabah başlayacaktı, biz bir gün öncesinde Manavgat'a ulaşıp yarışın da ana sponsoru olan Nashira otelinin yakınında bir otel bulduk, akşamında da gidip yarış kitlerimizi teslim aldık. 

Diğer yarışlarda alıştığımızın aksine kaliteli ve iyi dizayn edilmiş bir tshirt, üzerinde parkurun haritasının olduğu iki kolluk, bir de maalesef bu ikisinin kalitesinden uzak üzerinde yarışın ismi ve logosunun olduğu bir buff çıktı. 11k parkurunda 35k ve 80k'nın aksine çip uygulaması yoktu, çip dediysem ayakkabılarımıza taktıklarımızdan değil, benim ilk defa gördüğüm yüzük şeklinde bir çipti. (Checkpoint noktalarında çıkarıp bunu cihaza okutmak gerekiyormuş.)

Kitlerin dağıtımdan sonra parkur için bilgilendirme toplantısına geçildi, her parkur için dikkat edilmesi gerekenler, saat bilgileri vs gerekli bilgiler verildi. Karşımızda işini ciddiye alan, kendileri de ultra koşusucu olan insanlar vardı, yarışmacıların sorularını da sabırla cevapladılar, bu toplantı sonrası yarışın havasına gerçekten girdim diyebilirim. Keşke 35k'ya girseydim diye de düşünmedim değil. Parkur hemen şurada: 

Toplantıdan sonra koşuculardan 80k koşacak, daha önce bir kaç kez antreman yaptığımız benim koşu saatlerine olan ilgimi bilen bir abimiz yeni aldığı Garmin Fenix3'ü getirip Erdal şuna bu parkuru bir yüklesek diyorum biz beceremedik dedi. Hemen bir bilgisayar bulup önce güncelleme yaptım sonra organizatörün daha önce koştuğu .gpx uzantılı koşu parkurunu saate yükledim, bunu gören başka bir Fenix sahibi, ben de istiyorum dedi, ona da yükledik, bir başkası da Garmin Edge cihazını getirdi, onu da hallettik, en son herkese yaptım ben niye yüklemiyorum dedim kendime de attım parkuru. 

Uzun süredir saatte bulunan 'yüklediğin rotayı koşma' özelliğini (navigasyon) test etmek istiyordum, bunun yanında son versiyon güncellemeleriyle gelen Vertical navigasyon özelliğini de çok merak ediyordum, bu özellik yüklediğimiz rotada ilerlerken "Elevation Pilot" yani yükseklik kazanım grafiği üzerinde tırmanışın neresinde olduğumuzu, ne kadar tırmandığımız ve ne kadar kaldığı gibi verileri görebiliyoruz. Rotada geçtiğimiz yerler de yeşil olarak gözüküyor.




Ertesi gün 35k ve 80k koşucuları için yarış 07:00 başlıyordu, bizimkisiyse 9:00'da başlayacaktı, o yüzden 6:45'de kalktık 7'de kahvaltı masasına oturduk, yan masamızda bizimle aynı koşuda yarışacağını düşündüğümüz daha sonradan tanıştığımız İzmir'li 50 yaş üstü bir çift vardı, tabaklarını koşuda çok enerji harcayacaklarını düşündüklerinden olsa gerek tıka basa doldurmuşlardı. Biz 1-2 dilim peynir, az ekmek ve açık çayla hafifçe karnımızı doyurduk (yarış sonrası ise bu abimizle karşılaştık nasıldı derken çok rahatsız oldum yarış öncesi bu kadar yememek lazımmış yaptı) Bir yıllık kısa koşu tecrübeme göre önceki akşam iyi yediğinizi kabul edersek böyle bir yarıştan 2-3 saat önce sadece hafif şeyler atıştırmakta fayda var. 


Start alanına gitmek için saat 08:00'de Nashira otelinden servis bizi start'a götürdü. Yedek kıyafetlerimizin bulunduğu çantayı otobüste bırakıp ısınmaya başladık. Jandarmanın aldığı güvenlik önlemleri oldukça yoğundu, ancak bunun yanında alanda bulunan jandarma mensubu bayanlar yarışmacılarla fotoğraf çektirdi, sempatik tavırlarıyla ilgi odağı oldular. 


Saat tam 09:00'da geriye sayım yapıldı ve yarış başladı, ilk 2.5km'lik parkur asfalt üstünden gidip daha sonra patikaya girildi, yaklaşık 4.km'de önümdekini takip ettiğim için yolu şaşırdım, saat uyarmasa daha da ilerleyecektim, rotadan çıktınız diye uyarı verdi saatim (teşekkürler Garmin ) ama bu teknolojiye aşina olmadığım için emin olamadım 3-4 dk kaybettim doğrusunu anlayana kadar, buralardan hafif hafif tırmanışlarla 7.km'deki su noktasına gelindi, baktığımda henüz 25m yükselmiştik ve kalan 4.5km'de tırmanacak 235metre vardı.

Ve yarış burada başladı diyebilirim, daha dik  tırmanışlarla 11.km'ye geldiğimizde arkalardan hani 11di, bu niye bitmedi gibi şeyler duyuyordum (parkur 11.85k) bu esnada 160.metredeydik, altu üstü 800 metre kalmıştı ve 100 metre mi tırmanacaktık??  Bir hata olduğunu düşündüğüm anda yol bitti, kafamı kaldırdım yarış işaretleri neredeyse duvar gibi dik kayaların üzerinde duruyordu, iki el iki ayak bazen dizlerle yardım alarak burayı tırmandık, ağaçların arasından açıklığa çıktığımda antik kent gözlerimin önündeydi, bir an şaşkınlıkla duraklamış olucam hadi koş bitti az kaldı sesleri duydum, devam edip 100-200 metre sonra yarışı bitirdim. Çip olmadığı için hakemlerin kronometresine göre sonuçlar not edildi. 

Finishte bulunan su portakal, muz sandviç ikramları oldukça yeterliydi, parkur boyunca büyük bir fotoğraf ekibi görev yaptı, sonradan öğrendim 17 kişilik bir ekipmiş, drone'la dahi çekim yaptılar, onlar da teşekkürü hakediyor, finishte bulunan jandarma erler selfie çekmeye çalışan bizlerin imdadına koşup durun biz çekelim yaptılar, şenlikli bir ortamdı.. biraz dinlendikten sonra eşyalarımızı alıp etrafı keşfe çıktık, antik kent büyüleyici, biraz turladık, fotoğraf çektik, 2000 yıldan eski tarihi bir kentin içinde olmak inanılmazdı, merak edenler için kent hakkında bilgiye şuradan ulaşabilir. 




   







Otele dönüp üstümüzü değiştirdik karnımızı doyurduk, bu sırada 35k yarışı bitmişti ama 80k hala devam ediyordu, saat 7'de başlayan yarışı ilk üç sıradakiler 7 saat gibi bir sürede tamamlamıştı, 9 saatte geleceğini tahmin ettiğimiz arkadaşlarımızı karşılamak için şehir merkezinde bulunan finish noktasına geldik. 

Organizasyon görevlilerini saymazsak bizim dışımızda (4 kişi) kimse yoktu alanda, gelenleri karşıladık,  çay ikram ettik sohbet ettik, oradaki konuşmalarda 80k ultracılarının insan üstü varlıklar olduğuna tekrar ikna olduk, mütevaziliklerine hayran kaldık.

Bayanlar 80k parkurunu birinci olarak bitiren arkadaşımız Aslı (ki ilk kez 80k koşuyordu) 9.saatte gözyaşları içinde geldi finishe, ayaklarında çok şiddetli ağrı olduğunu söyledi, ayakkabılarını çıkarmasına yardım ettik, bu esnada yanına yanaşan köpek nasıl hissettiyse ayaklarının üzerine yattı, sonra Aslı'ya sarılıp yüzünü yalamaya başladı. Hayatımda tanık olduğum inanılmaz anlara işlendi görüntü , biz de iki doktor arkadaş tırnağına kan oturmuş arkadaşımıza ilk müdahaleyi yaptık. 





Yarış parkuru akşam 21:00'de kapandığı için ödül töreni pazar günüydü, bu yüzden dönüşümüzü pazar akşamına almıştık, Koşu arkadaşlarımdan Orçun, genelde 3.,yaş grubunda 1. olarak madalya ve kupa kazanmaya hak kazandı, törene katılımımız bizim için daha özel oldu bu yüzden. Ben de genelde 12. yaş grubunda 7. olarak tamamladım yarışı. Derece yapan daha önce beraber antreman yaptığımız arkadaşlar da vardı. O yüzden epey 
şenlikli bir tören oldu. 



Burada özellikle kutlanılmayı hakeden nokta ödül törenine kaymakam, belediye başkanı, ilçe milli eğitim müdürü düzeyinde kalabalık bir protokolün eşlik ediyor olmasıydı. Bu düzeyde bir desteği hemen hemen hiçbir organizasyonda görmüyoruz, genelde temsilen biri yönlendirilir, iş olsun diye sadece o kişi gelirdi, belli ki gerçekten destek veriyorlar ve önemsiyorlar organizasyonu. Bu da seneye çok daha büyük ölçekli bir iş yapılacağı konusunda umut veriyor. 



Bu kadar güzel şey söyledikten sonra biraz da eleştirilen yanlarından bahsetmek lazım, 80k parkurunu genel klasmanda 7. olarak bitiren Raid Light Türkiye sporcusu Derya Duman, facebook hesabında:
"Türkiye'nin en güzel patika koşusunun yapılabileceği harika orman içi patikaların yer aldığı bu güzel ultra maratonun 60km'den fazla kısmını bozuk asfalt ve orman içi taş, çakıl zemin üzerinde koşulması dikkat çekilecek bir taraf olsa gerek. Böylesi güzel bir doğa da bu kadar uzun bir mesafenin asfalt ve bozuk satıhlı araç yolları üzerinde koşulması yarışmanın en büyük eksilerinden birisi oldu Benim için.
Seneye organizasyonun bu konudaki eksileri artıya çevirmesi dileklerimle. Bir sonraki yarışmada görüşmek üzere Sevgiler ."

Bir başka forumda yine 80k yarışçılarından İsmail Eren, eleştirilerini sert bulup çok katılmasam da:  

"Geçen sene Frig Vadisi Ultra Maratonunda tüm dereceye giren koşucuların gelmesi beklenilip, ondan sonra ödül töreni hemen başlamıştı. Cumartesi akşamı saat 22:30 gibi tören yapılabilmişti ama bu sayede de Pazar günü bize kalmıştı. Son koşucunun akşam 19:30 gibi geldiği bir organizasyonda protokol gelemiyor diye ödül törenini Pazar öğlen 12:00 almak, sonra 13:00'e almak sonrada 13:30'da ancak başlatabilmek, 15:00 gibi de ancak bitirebilmek ve böylelikle turistik bir yörede Pazar günü gezerim hayali kurarken tüm günümün heder edilmesi hiç mi hiç hoş değildi. Protokolun gönlü görüldü ama o saate kadar orada bekleyemediği için ödülünü, kupasını kendisi alamayan koşucular oldu. Kapadokya gibi kapanış saati 05:00 olan bir yarış olsa anlarım ama bu yarış için ödül törenini Pazara almak hataydı. Bu sayede koştuğum rota ve Antalya Havalimanı-Manavgat karayolu haricinde hiçbir yer gezememiş oldum."

Benim cephede parkurun kısa olması sebebiyle rahatsız edecek boyutta bir şey olmadı ancak yarış öncesi kısma gelirsek özellikle yarışın ana sponsoru olan Nashira Otel'in yarışmaya katılacaklara özel fiyat vs bir takım teklifleri olması iyi olurdu. Otel boş olmasına rağmen, çoğu kişi muhtemelen fiyat avantajı sebebiyle başka otellerde konakladı. Bunun yanında yazı içinde de dikkat çekitğim gibi özellikle 80k finishinde halk ve diğer sporcuların katılımına yönelik planlar geliştirilirse iyi olur, törenin pazar gününe sarkıtılması da son yorumdaki gibi bizi etrafı gezmekten alıkoydu gerçekten. 

Genele baktığımda içinde olmaktan en çok keyif aldığım yarışma ve parkur oldu. Emeği geçen herkese teşekkürü borç bilirim. Bir sonrakinde görüşmek üzere..