28 Mart 2016 Pazartesi

Manavgat Nashira Ultra Maratonu - 11.8k Seleukia Parkuru İzlenimleri


Yaptığımız orman koşularından sonra "asfaltta daha az koşucam artık" , "harikaydı, hiç aksatmayacağım her hafta geleceğim" gibi iç telkinlerime rağmen çoğu zaman şartlar şehrin içinde koşmaya mecbur ediyor beni. 

Daha önce bir çok kez katıldığım Aydos ve Geyik koşularından sonra isteğim İstanbul dışında 30-35km'lik (bana göre) uzun bir parkur koşmaktı, bunun için sene içerisinde 3-4 trail yarışı seçtim. Ancak yakın zamanda yaşadığım sakatlıkların tekrarlamaması için işi yavaştan almanın sene sonuna doğru mesafeyi arttırmanın doğru olacağına karar verdim. Önümdeki ilk seçenek ilk defa düzenlenecek olan  11k-35k-80k parkurlarından oluşan Nashira Ultra Maratonu'ydu, doğasına hayran kaldığım topraklarda böyle bir yarışın organize edilmesine çok sevinmekle beraber, ilk kez düzenleniyor olmasının soru işaretleri de çok fazlaydı. Malum organizasyon işini çok iyi beceremiyoruz. 

Bütün tereddütlere rağmen en azından 11k'lik parkurda yarışıp organizasyona destek olalım diyerek aynı şirkette  çalıştığım şirketin koşu takımında beraber yeraldığım arkadaşım ve koşuya yeni başlamış bir arkadaşımı da olaya dahil ederek üç kişi kaydolmaya karar verdik, en kötü ihtimal Antalya'da kısa bir haftasonu tatili yaparız diyerek de ikna ettik kendimizi. 

Maratonun parkuruna kayıt esnasında dikkat etmemiş, mesafeye odaklanmıştım, bir kaç hafta kala siteye girdiğimde acı gerçeği farkettim: 11k parkurun tamamı tırmanıştı :) 

260 metre yükselme boyunca neredeyse hiç iniş yoktu, tabi 35k ve özellikle 80k koşanlar yanında lafı bile edilmez bir zorluk ama, işin başında olan biri olarak beni korkutmaya yetti. 





Yarış 26 Mart 2016 cumartesi günü sabah başlayacaktı, biz bir gün öncesinde Manavgat'a ulaşıp yarışın da ana sponsoru olan Nashira otelinin yakınında bir otel bulduk, akşamında da gidip yarış kitlerimizi teslim aldık. 

Diğer yarışlarda alıştığımızın aksine kaliteli ve iyi dizayn edilmiş bir tshirt, üzerinde parkurun haritasının olduğu iki kolluk, bir de maalesef bu ikisinin kalitesinden uzak üzerinde yarışın ismi ve logosunun olduğu bir buff çıktı. 11k parkurunda 35k ve 80k'nın aksine çip uygulaması yoktu, çip dediysem ayakkabılarımıza taktıklarımızdan değil, benim ilk defa gördüğüm yüzük şeklinde bir çipti. (Checkpoint noktalarında çıkarıp bunu cihaza okutmak gerekiyormuş.)

Kitlerin dağıtımdan sonra parkur için bilgilendirme toplantısına geçildi, her parkur için dikkat edilmesi gerekenler, saat bilgileri vs gerekli bilgiler verildi. Karşımızda işini ciddiye alan, kendileri de ultra koşusucu olan insanlar vardı, yarışmacıların sorularını da sabırla cevapladılar, bu toplantı sonrası yarışın havasına gerçekten girdim diyebilirim. Keşke 35k'ya girseydim diye de düşünmedim değil. Parkur hemen şurada: 

Toplantıdan sonra koşuculardan 80k koşacak, daha önce bir kaç kez antreman yaptığımız benim koşu saatlerine olan ilgimi bilen bir abimiz yeni aldığı Garmin Fenix3'ü getirip Erdal şuna bu parkuru bir yüklesek diyorum biz beceremedik dedi. Hemen bir bilgisayar bulup önce güncelleme yaptım sonra organizatörün daha önce koştuğu .gpx uzantılı koşu parkurunu saate yükledim, bunu gören başka bir Fenix sahibi, ben de istiyorum dedi, ona da yükledik, bir başkası da Garmin Edge cihazını getirdi, onu da hallettik, en son herkese yaptım ben niye yüklemiyorum dedim kendime de attım parkuru. 

Uzun süredir saatte bulunan 'yüklediğin rotayı koşma' özelliğini (navigasyon) test etmek istiyordum, bunun yanında son versiyon güncellemeleriyle gelen Vertical navigasyon özelliğini de çok merak ediyordum, bu özellik yüklediğimiz rotada ilerlerken "Elevation Pilot" yani yükseklik kazanım grafiği üzerinde tırmanışın neresinde olduğumuzu, ne kadar tırmandığımız ve ne kadar kaldığı gibi verileri görebiliyoruz. Rotada geçtiğimiz yerler de yeşil olarak gözüküyor.




Ertesi gün 35k ve 80k koşucuları için yarış 07:00 başlıyordu, bizimkisiyse 9:00'da başlayacaktı, o yüzden 6:45'de kalktık 7'de kahvaltı masasına oturduk, yan masamızda bizimle aynı koşuda yarışacağını düşündüğümüz daha sonradan tanıştığımız İzmir'li 50 yaş üstü bir çift vardı, tabaklarını koşuda çok enerji harcayacaklarını düşündüklerinden olsa gerek tıka basa doldurmuşlardı. Biz 1-2 dilim peynir, az ekmek ve açık çayla hafifçe karnımızı doyurduk (yarış sonrası ise bu abimizle karşılaştık nasıldı derken çok rahatsız oldum yarış öncesi bu kadar yememek lazımmış yaptı) Bir yıllık kısa koşu tecrübeme göre önceki akşam iyi yediğinizi kabul edersek böyle bir yarıştan 2-3 saat önce sadece hafif şeyler atıştırmakta fayda var. 


Start alanına gitmek için saat 08:00'de Nashira otelinden servis bizi start'a götürdü. Yedek kıyafetlerimizin bulunduğu çantayı otobüste bırakıp ısınmaya başladık. Jandarmanın aldığı güvenlik önlemleri oldukça yoğundu, ancak bunun yanında alanda bulunan jandarma mensubu bayanlar yarışmacılarla fotoğraf çektirdi, sempatik tavırlarıyla ilgi odağı oldular. 


Saat tam 09:00'da geriye sayım yapıldı ve yarış başladı, ilk 2.5km'lik parkur asfalt üstünden gidip daha sonra patikaya girildi, yaklaşık 4.km'de önümdekini takip ettiğim için yolu şaşırdım, saat uyarmasa daha da ilerleyecektim, rotadan çıktınız diye uyarı verdi saatim (teşekkürler Garmin ) ama bu teknolojiye aşina olmadığım için emin olamadım 3-4 dk kaybettim doğrusunu anlayana kadar, buralardan hafif hafif tırmanışlarla 7.km'deki su noktasına gelindi, baktığımda henüz 25m yükselmiştik ve kalan 4.5km'de tırmanacak 235metre vardı.

Ve yarış burada başladı diyebilirim, daha dik  tırmanışlarla 11.km'ye geldiğimizde arkalardan hani 11di, bu niye bitmedi gibi şeyler duyuyordum (parkur 11.85k) bu esnada 160.metredeydik, altu üstü 800 metre kalmıştı ve 100 metre mi tırmanacaktık??  Bir hata olduğunu düşündüğüm anda yol bitti, kafamı kaldırdım yarış işaretleri neredeyse duvar gibi dik kayaların üzerinde duruyordu, iki el iki ayak bazen dizlerle yardım alarak burayı tırmandık, ağaçların arasından açıklığa çıktığımda antik kent gözlerimin önündeydi, bir an şaşkınlıkla duraklamış olucam hadi koş bitti az kaldı sesleri duydum, devam edip 100-200 metre sonra yarışı bitirdim. Çip olmadığı için hakemlerin kronometresine göre sonuçlar not edildi. 

Finishte bulunan su portakal, muz sandviç ikramları oldukça yeterliydi, parkur boyunca büyük bir fotoğraf ekibi görev yaptı, sonradan öğrendim 17 kişilik bir ekipmiş, drone'la dahi çekim yaptılar, onlar da teşekkürü hakediyor, finishte bulunan jandarma erler selfie çekmeye çalışan bizlerin imdadına koşup durun biz çekelim yaptılar, şenlikli bir ortamdı.. biraz dinlendikten sonra eşyalarımızı alıp etrafı keşfe çıktık, antik kent büyüleyici, biraz turladık, fotoğraf çektik, 2000 yıldan eski tarihi bir kentin içinde olmak inanılmazdı, merak edenler için kent hakkında bilgiye şuradan ulaşabilir. 




   







Otele dönüp üstümüzü değiştirdik karnımızı doyurduk, bu sırada 35k yarışı bitmişti ama 80k hala devam ediyordu, saat 7'de başlayan yarışı ilk üç sıradakiler 7 saat gibi bir sürede tamamlamıştı, 9 saatte geleceğini tahmin ettiğimiz arkadaşlarımızı karşılamak için şehir merkezinde bulunan finish noktasına geldik. 

Organizasyon görevlilerini saymazsak bizim dışımızda (4 kişi) kimse yoktu alanda, gelenleri karşıladık,  çay ikram ettik sohbet ettik, oradaki konuşmalarda 80k ultracılarının insan üstü varlıklar olduğuna tekrar ikna olduk, mütevaziliklerine hayran kaldık.

Bayanlar 80k parkurunu birinci olarak bitiren arkadaşımız Aslı (ki ilk kez 80k koşuyordu) 9.saatte gözyaşları içinde geldi finishe, ayaklarında çok şiddetli ağrı olduğunu söyledi, ayakkabılarını çıkarmasına yardım ettik, bu esnada yanına yanaşan köpek nasıl hissettiyse ayaklarının üzerine yattı, sonra Aslı'ya sarılıp yüzünü yalamaya başladı. Hayatımda tanık olduğum inanılmaz anlara işlendi görüntü , biz de iki doktor arkadaş tırnağına kan oturmuş arkadaşımıza ilk müdahaleyi yaptık. 





Yarış parkuru akşam 21:00'de kapandığı için ödül töreni pazar günüydü, bu yüzden dönüşümüzü pazar akşamına almıştık, Koşu arkadaşlarımdan Orçun, genelde 3.,yaş grubunda 1. olarak madalya ve kupa kazanmaya hak kazandı, törene katılımımız bizim için daha özel oldu bu yüzden. Ben de genelde 12. yaş grubunda 7. olarak tamamladım yarışı. Derece yapan daha önce beraber antreman yaptığımız arkadaşlar da vardı. O yüzden epey 
şenlikli bir tören oldu. 



Burada özellikle kutlanılmayı hakeden nokta ödül törenine kaymakam, belediye başkanı, ilçe milli eğitim müdürü düzeyinde kalabalık bir protokolün eşlik ediyor olmasıydı. Bu düzeyde bir desteği hemen hemen hiçbir organizasyonda görmüyoruz, genelde temsilen biri yönlendirilir, iş olsun diye sadece o kişi gelirdi, belli ki gerçekten destek veriyorlar ve önemsiyorlar organizasyonu. Bu da seneye çok daha büyük ölçekli bir iş yapılacağı konusunda umut veriyor. 



Bu kadar güzel şey söyledikten sonra biraz da eleştirilen yanlarından bahsetmek lazım, 80k parkurunu genel klasmanda 7. olarak bitiren Raid Light Türkiye sporcusu Derya Duman, facebook hesabında:
"Türkiye'nin en güzel patika koşusunun yapılabileceği harika orman içi patikaların yer aldığı bu güzel ultra maratonun 60km'den fazla kısmını bozuk asfalt ve orman içi taş, çakıl zemin üzerinde koşulması dikkat çekilecek bir taraf olsa gerek. Böylesi güzel bir doğa da bu kadar uzun bir mesafenin asfalt ve bozuk satıhlı araç yolları üzerinde koşulması yarışmanın en büyük eksilerinden birisi oldu Benim için.
Seneye organizasyonun bu konudaki eksileri artıya çevirmesi dileklerimle. Bir sonraki yarışmada görüşmek üzere Sevgiler ."

Bir başka forumda yine 80k yarışçılarından İsmail Eren, eleştirilerini sert bulup çok katılmasam da:  

"Geçen sene Frig Vadisi Ultra Maratonunda tüm dereceye giren koşucuların gelmesi beklenilip, ondan sonra ödül töreni hemen başlamıştı. Cumartesi akşamı saat 22:30 gibi tören yapılabilmişti ama bu sayede de Pazar günü bize kalmıştı. Son koşucunun akşam 19:30 gibi geldiği bir organizasyonda protokol gelemiyor diye ödül törenini Pazar öğlen 12:00 almak, sonra 13:00'e almak sonrada 13:30'da ancak başlatabilmek, 15:00 gibi de ancak bitirebilmek ve böylelikle turistik bir yörede Pazar günü gezerim hayali kurarken tüm günümün heder edilmesi hiç mi hiç hoş değildi. Protokolun gönlü görüldü ama o saate kadar orada bekleyemediği için ödülünü, kupasını kendisi alamayan koşucular oldu. Kapadokya gibi kapanış saati 05:00 olan bir yarış olsa anlarım ama bu yarış için ödül törenini Pazara almak hataydı. Bu sayede koştuğum rota ve Antalya Havalimanı-Manavgat karayolu haricinde hiçbir yer gezememiş oldum."

Benim cephede parkurun kısa olması sebebiyle rahatsız edecek boyutta bir şey olmadı ancak yarış öncesi kısma gelirsek özellikle yarışın ana sponsoru olan Nashira Otel'in yarışmaya katılacaklara özel fiyat vs bir takım teklifleri olması iyi olurdu. Otel boş olmasına rağmen, çoğu kişi muhtemelen fiyat avantajı sebebiyle başka otellerde konakladı. Bunun yanında yazı içinde de dikkat çekitğim gibi özellikle 80k finishinde halk ve diğer sporcuların katılımına yönelik planlar geliştirilirse iyi olur, törenin pazar gününe sarkıtılması da son yorumdaki gibi bizi etrafı gezmekten alıkoydu gerçekten. 

Genele baktığımda içinde olmaktan en çok keyif aldığım yarışma ve parkur oldu. Emeği geçen herkese teşekkürü borç bilirim. Bir sonrakinde görüşmek üzere..